Sina Koloğlu, 10. ölüm yıl dönümünde babası Doğan Koloğlu’nu yazdı: “Gazeteden çıkarıldığında…”
3 mins read

Sina Koloğlu, 10. ölüm yıl dönümünde babası Doğan Koloğlu’nu yazdı: “Gazeteden çıkarıldığında…”

Babasının cezaevinden çıktığı 22 Nisan 1974 yılından bir fotoğraf paylaşan Sina Koloğlu, “Ben babamı çok sevdim” diye yazdı.

Koloğlu’nun o yazısının tamamı şu şekilde:

“DOĞAN KOLOĞLU; 10 YILIN ARDINDAN

Babam Doğan Koloğlu’nun vefatının 10’uncu yılı bugün. Babamı bir ‘önder’ olarak gördüm. Kapının kilidini açan anahtar sesini duyduğumda yataktan fırladığım gecelerin sayısını hatırlamıyorum. Hiç sormadım ‘neden bu saatte geliyorsun’ diye.

Sadece onunla paylaşmak, sormak, konuşmak benim için her şeydi. Yaz geceleri kiloluk dondurma, kış geceleri greyfurt – portakal koca tepsinin içinde sohbetlerdi dünyam. Di Stefano’yu Madrid’in o beyaz formasında, babamın getirdiği Fransız futbol dergisinde tanıdığımda beş yaşlarındaydım. Dünya Kupaları, Avrupa Şampiyonaları, Milli Maçlar, Galatasaray’ın bütün maçlarının hikayesinde, ‘Bakalım babam ne getirecek?’ çocuk dünyamın hayaliydi.

Orta okula geldiğimde karşılaştığım bir hapislik yılları. Bilgin amca(Peremeci) bir yaz günü telefonda, ‘Sina babanı aldılar’ dediğinde ne hissetmiştim? Bugün kayıplarda. Annemle ile her çarşamba görüş günü kendi dertlerimi anlattığım, sonra kendisinin, ‘Annenle gelirdiniz. O, ben bu çocukla ne yapacağım diye söylenirdi. Birgün bu adam ne yapıyor diye sormadınız?’. Hele bir isyan günündeki ziyareti anlattığı sözcükler; ‘Gardiyanlar ziyaretçiler dışarı diyerek bağırdığında annen seni kaptığı gibi arkanıza bakmadan, nasılda gitmiştiniz’… Bize hiç bir zaman neler yaşadığını hissettirmedi.

Daha sonra Hürriyet yılları başladı. Kurşun kokusunu küçük yaşlarda tanımış, Basınköy gibi gazeteci, yazar, şair, yayıncıdan başka konu komşu olmayan bir mahallede büyümüş, lise çağını yine aynı ruhun gezdiği bir Basın Sitesi’nde geçirmiş Sina olarak yapacak tek işim vardı; gazetecilik. Tevazuya gerek yok, bu camiada şöhretli bir babanın oğlu olarak mesleğe girmek doğrusu tedirgin etmişti. Spor basınına, bu nedenle, adım atmayı düşünmemiştim. Onun iddialı gazeteciliği ile yarışmam mümkün değildi.

Yıllar yılların içinde, başka mecralarda kendimi buldum. Sonra aynı gazetede bir araya geldik. Zaman zaman beraber yemeğe inerdik. Garip bir histi saygı duyulan bir baba ile yemeğe inmek. Birgün gazeteden çıkartıldığını öğrendim. Gazetenin girişinde karşılaşmıştık. ‘Üzülme’ dedi. Kulağını gösterdi; ‘Bir burası kalmıştı’ dedi ve güldü.

Futbol basınında tanınmak hele bir de felsefesine katkıda bulunacak bir düşünceyi kabul ettirmek, beraberinde kıskançlık ve çekememezlikleri de getirir. Babam bunu fazlası ile yaşadı. Bazen hala ‘Hücum futbolu mu olur’ diye laf eden yeni kuşak futbol yorumcularını duyarken hep aklıma gelir. Yazarken her satırın bitiminde, bir başka anı depreşti. Sayfalar yetmez dediklerinden… Bir nebze içimden gelenleri dökmeye çalıştım ölümünün 10. yılında. Ben babamı çok sevdim…”

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir