Vakıf Katılım Genel Müdürü Mehmet Ali Akben, ülke ekonomilerinin, küresel makroekonomik görünümün jeopolitik gerilimler ve enflasyonist baskı unsurları neticesinde kırılgan olduğu 2023 yılında, iktisadi faaliyetteki ivmenin sürmesi ve enflasyonist patikadan çıkış misyonu arasındaki makul dengeyi gözetmeye çalıştığını söyledi. Mehmet Ali Akben, 2023 yılının küresel değerlendirmesini yaparken şunları söyledi:
“Bu süreçte, enflasyonun kısmi olarak dışsal faktörlere bağlı gelişmeler neticesinde tahmin edilebilirliğinin zayıf olması, belirgin miktarsal sıkılaşma ve mali tarafta daraltıcı önlemlerin eşzamanlı uygulanmasına neden oldu. Geldiğimiz noktada, atılan sıkılaşma adımlarının küresel enflasyon artışını dizginlediği görülmektedir. Bununla birlikte, güncel küresel büyüme rakamlarının ve ekonomik aktiviteye ilişkin öncü göstergelerin ekonomilerde beklenenden daha olumlu bir büyüme kaydedileceğine yönelik tahminleri artırdığı izlenmektedir. Bu kapsamda, küresel ekonomide resesyon beklentilerinin, yerini nispi olarak daha iyimser bir tabloya bıraktığına şahit oluyoruz.”
Teknoloji atağı
Bankacılık sektöründe 2024’te teknoloji yatırımlarının hız kesmeyeceğini öngören Akben, şöyle dedi:
“Türk bankacılık sektöründe faaliyet gösteren bankalar, uzun yıllardır süregelen yatırımların neticesinde, aynı zamanda teknoloji firması klasifikasyonlarını taşıyan ve inovasyon odaklı kurumlar haline geldi. Yüksek dijitalleşme ve yeni teknolojilere entegrasyon noktasında yüksek iştah gösterildi. 2024 yılı sektör genelinde, teknoloji yatırımlarının hız kesmeden devam edeceği, büyüme perspektifinin dijital kanallar vasıtasıyla kurgulanacağı bir dönem olacaktır. Ayrıca, yasal zeminin oluşmasıyla dijital bankacılık faaliyetlerine yönelik ilginin arttığına tanık olduk. Önümüzdeki dönemde de sektöre yeni dijital bankaların katılacağını ve rekabet koşullarının dijitalleşme merkezli şekilleneceğini değerlendiriyoruz.”
Pazar payı artıyor
Akben, Vakıf Katılım’la ilgili olarak da şu bilgileri verdi:
“Katılım finans ilkelerinden taviz vermeden sektörün referans kurumu olma vizyonuyla faaliyetlerini sürdüren Vakıf Katılım olarak faaliyete geçtiğimiz dönemden bu yana, her yıl istikrarlı olarak pazar payımızı artırdık. Eylül dönemi finansal sonuçlarımıza göre toplam aktif büyüklüğümüzü, yılbaşına göre yüzde 43 artırarak 269 milyar TL’ye ulaştırdık. Büyüme performansımızı verimlilik esasında gerçekleştirmeyi önceliklendirdik. Mevcut bütün kaynaklarımızı reel sektörün gelişimi ve büyümesi doğrultusunda yönlendirmek ve reel sektörün ihtiyaçlarına ivedilikle cevap üretmek misyonuyla hareket ederek sunduğumuz nakdi ve gayri nakdi desteği yılbaşına oranla yüzde 40 artırarak 222 milyar TL’ye ulaştırdık. Finansal kalemlerde artan penetrasyonumuzun yanı sıra şubeleşmeye ve istihdam kazanımlarına devam ettik. Yılı 191 adet şube ile kapatmayı hedefliyoruz. Vakıf Katılım olarak ilerleyen dönemlerde coğrafi kapsama alanımızı artırarak hizmet ağımızı genişletmeyi hedefliyoruz. Müşteri memnuniyetini merkeze alacak dijital dönüşüm projelerine ağırlık vermeye devam edeceğiz. Ürün ve hizmet yelpazemizi genişleterek daha fazla müşterinin hizmetine sunacağız.”
OVP etkisi görülüyor
Akben, Türkiye’ye ilişkin olarak da şu değerlendirmeyi yaptı:
“Şubat ayında, hepimizi derinden yaralayan, elem dolu bir deprem hadisesi yaşadık. Deprem felaketine karşın devletimizin, ülkemizdeki tüm kurumların ve milletimizin göstermiş olduğu yüksek gayret ve koordinasyon ile zorlu bir sürecin yaralarını hep beraber sarmaya çalıştık. Ancak Türkiye ekonomisi, deprem felaketine ve küresel boyutta risk unsuru taşıyan dışsal faktörlere rağmen dayanıklılığını ispat etti ve son 13 yıl boyunca kesintisiz büyümeyi başardı. Diğer yandan, enflasyonla mücadelenin gerekliliği olarak uygulanan ve cari açığı azaltıcı çerçevede oluşturulan politikaların elbette reel ekonomiye yansımaları hissedilecektir. Makro ekonomik göstergelerin, Orta Vadeli Program’ın işaret ettiği ekonomik hedefler ile uyumlu ilerlediği gözlemleniyor. Nitekim Orta Vadeli Plan’ın açıklanmasının hemen akabinde, plan ile uyumlu aksiyonlar yürürlüğe kondu ve makroekonomik göstergeler olumlu sinyaller vermeye başladı. Önümüzdeki yıl ve takip eden orta vadeli dönemde söz konusu pozitif gelişmelerin devamlılığını öngörüyoruz.”