Oscar ödüllü kısa filmi “Sing” başta olmak üzere “Captives” ve “The Grandson” adlı yapımlarıyla tanınan Macar yönetmen ve senarist Kristof Deak, “Macaristan’da büyük bütçeli ve tarihi filmlerin sayısı artıyor.” dedi.
AA muhabirine konuşan yönetmen Deak, sinemaya nasıl başladığını, mesleğin eğlenceli ve zorlu taraflarını, Macar sinemasının geleceğini anlattı.
Deak, Anadolu Ajansının Global İletişim Ortağı olduğu 11. Boğaziçi Film Festivalinde Uluslararası Kısa Film Yarışması jürisi olarak yer almaktan memnuniyet duyduğunu belirterek, “Yarışmaya katılan filmlerin büyük bir kısmını izledim ve çok heyecan verici filmlere rastladım. Kısa film yapan kişilerin yaratıcı dürtüleri ve farklı dünya görüşlerini gözlemlemek her zaman ilham verici olmuştur.” diye konuştu.
Festival ortamını çok renkli bulduğunu kaydeden Deak, “Burada tek bir temaya odaklanmak zor çünkü çok farklı konularda kısa ve uzun filmler mevcut. Çok merkezi ve birçok insan için ulaşılabilir bir etkinlik.” ifadelerini kullandı.
Kristof Deak, sinema merakının Macaristan’da Ulusal Film Okulu’nda eğitim gördükten sonra başladığını aktararak, şu bilgileri verdi:
“Mezuniyetten sonra Budapeşte’de yabancıların yaptığı prodüksiyonlarda asistan olarak başladım ve daha sonra film editörü oldum. Filmin post-prodüksiyon kısmında 6-7 sene çalıştıktan sonra cesaretimi toplayarak yönetmenliği hedeflemeye başladım ve Londra’da eğitim aldıktan sonra 2010’da yönetmen oldum.”
“Filmi finanse etmek, yönetmenliğin zor kısmı”
Sinemaseverlerin genellikle yönetmenleri sette gördüklerini vurgulayan Deak, “Kamera arkasında ön koltukta oturmayı seviyorum. Bunlar yönetmenliğin keyif verici tarafları. Fakat boş bir kağıt karşısında durup, bir fikir ortaya atmak ve yazmak, projeyi birçok kişiye sunarak filmi finanse etmeye çalışmak, bunlar ise zor kısımları. Keşke bunları hiç yapmak zorunda olmasam ama bu da işin bir parçası.” değerlendirmesinde bulundu.
Yönetmen Deak, filmlerinin finansmanını genellikle ulusal kaynaklardan sağladığının altını çizerek, “Macar dilinde bir film ise finansman ülke içinde bulunuyor. Bir sonraki projemin dili İngilizce olacak. Bu yüzden uluslararası finansman bulmak daha kolay.” ifadesini kullandı.
Macar sinemasında son yıllarda büyük prodüksiyonlu işlerin arttığına dikkati çeken yönetmen, şöyle devam etti:
“Macaristan’da uzun metrajlı yapımlarda büyük bütçeli ve tarihi filmlerin sayısı artıyor. Kısa filmlerde ise normal olarak para daha az harcanıyor. Buna karşın küçük bütçeli işlerle başlayan genç meslektaşlarımın ileride yüksek kaliteli işler çıkaracağını ve dünya genelinde ödüller alabileceğini düşünüyorum. Macar sinemasının yeteneklerine dair ümitliyim.”
“Türkiye ile ortak yapım heyecan verici”
Kristof Deak, Türkiye ve Macaristan’ın ortak tarihe sahip iki ülke olduğunu ve ortak yapımda buluşmasının çok heyecan verici olacağını vurgulayarak, şunları söyledi:
“Anlatacak ilginç hikayeler var. Türk ve Macar seyircisinin özüne dokunan ve günümüzü ilgilendiren bir şey bulunabilir. Bu, işin en önemli kısmı. Çünkü bir hikaye, 16 veya 18 yaşına yaklaşmış birini de alakadar etmeli. Filmi izleyen biri hikayeyle bağlantı kurmalı ve bu hikayenin neden anlatıldığını, hikayenin içindeki evrensel doğrunun ne olduğunu anlayabilmeli. Batılı sinemacılar bu açıları iyi yakalayıp hikayeleri diri tutabiliyor. Sanırım Macar ve Türk sinemacıların önündeki temel sorun da bu.”